Ağıt yakarken deliliğin dağlarında
Kamil oldu Pir’i divanında
Zaptı ziyan oldu şuur, sathı müdafa
Söylenir oldu nefs-i fukara
Bitap düştüm arşa karşın
Cürret ettim isyana, ruhum aşkın
Sesimi duyar mı içimdeki kafir?
Değdirmez mahremine belki de bakir
Aynı yolun yolcusu, daimi misafir
Yoksul olsa da fikri baki
Tanınmaz hudutu, gözlerden ırak
Kendi ülkesinde aciz bir çırak
Kırağı düşmüş bağına, dön de bir bak
Bereket ektiğin bu toprak
Saçları ağırmış yaşlı bir bunak
Ancak kendi kılıcım yaralar beni
Fikri bir mensup, fahri bir cani
Arşınlar dururum ama neden daima ileri?
Yoksa vardığım yer de mi beşeri?
Biat ederiz beyaza karşın
Örteriz ayıbımızı, buluruz taşkın
Fayda etmez aşındırdığın yılların
Suskun kalır şekilsiz kıvrımın
Harlayın ateşi, nihai kararım
Sonlansın kendi şekilsiz yarım
Canımı yakıyor hakikatin özü
Riyakar bedenin iradesiz sözü
Kaldırın beni, vaktim fani
Baksam bile gözlerim mani
Vecd ederim akıbetim belli
Fikri mevcudiyetim aşınmaya tabii